05 Kasım 2011

Amerikan cadıları


İkinci jack-o-lantern'im



Amerika'daki ilk Cadılar Bayramı'mızı gecirdik. 31 Ekim bu yıl pazartesiye denk geldiği için çoğu parti cuma ya da cumartesiydi. Kostümümüzü bir hafta evvelinden internet üzerinden sipariş ettik. Ben Kleopatra oldum, S ise -en temiz yüzlüsünden- hapishane kackını. Hafta sonuna başka işlerimiz olduğu için biz cuma kutlamayı seçtik. Önce geçici oturduğumuz bölgedeki şarapevine gittik. Giderken çekinmedik değil; ya herkes normal kıyafetliyse, bir biz deli gibi giyindiysek? Neyse ki çekincelerimiz boş çıktı. Kızılderili, rock star (Slash kostümü favorim oldu), polis, ne ararsanız vardı. Tek hapishane kaçkını S değildi, anlaşılan en popüler kostüm buymuş. Birbirlerine 'sen neden içerdesin dayı?' muhabbeti yaptılar, polisle göz göze gelmemeye çalışarak :) Şarabımızı ve peynir tabağımızı bitirip bir sonraki parti için şehrin en büyük club'larından birinin yolunu tuttuk. Club'lardan nefret etmeme rağmen cadıların hürmetine bir istisna yaptım o gece, hiç sıkılmadan birkaç saat geçirdim hatta. Çok yaratıcı kostümler vardı. Bazı klasik kostümler pişti olmaktan kurtulamadı tabii, ama benden başka Kleopatra yoktu, sevindim! Ve ben, tarihteki en cazibeli kadınlardan birinin kılığında kendimi rahibe gibi hissettim orda. Neden mi? Çünkü Texas'ta Halloween demek, ne kılığı olursa olsun kızların jartiyerli, poposunu gösteren seksi bir kıyafet giymesi demekmiş! Aklınıza gelen her kılığın seksi versiyonunu o gece orada gördüm. Marie Antoinette bile mini etekliydi, daha ne olsun! Kızların çoğu muhteşem güzellikte neyse ama maalesef bu kıyafetleri şişko, selülitli vücuda sahip olanlar da giyiyor. Ve işin en ilginç kısmına geliyorum: Kimse kafasını çevirip de bir kızın poposuna, memesine bakmıyor! Ben biraz bakmış olabilirim kabul. 

Son söz: Bu yılın en gözde kadın kostümü Black Swan. Makyajını da doğru yaparsanız muhteşem görünüyor, tek riski yüksek pişti ihtimali.

Two Corks and a Bottle


Zouk Club'da parti başlıyor!

Hiç yorum yok: