12 Ekim 2011

Viyana

Figlmüller'de Wiener schnitzel ve patates salatası


Dallas'tan ilk postumu yazıyorum! Çalışma iznim çıkana kadar bol bol vaktim olacağından buraya da daha sık uğrayacağım. Tabii Amerika'ya geldiğim gün bozulan -ya da Jobs için yasa bürünen diyelim- macbook'um sağolsun (Murphy kuralı gereği bugüne dek hiç ihtiyaç duymadığım için CD'leri Türkiye'de bırakmıştım), fotoğraflarıma ulaşamıyorum. Baştaki hariç Viyana fotoğraflarını şimdilik yayınlayamıyorum dolayısıyla.

Viyana'ya gideli yaklaşık bir ay oldu. Uçakla Münih'e gidip, iki gün orada kalıp gece treni ile Viyana'ya geçtik. Hotels.com'dan bulduğumuz Hotel Konzerthaus'un yolunu tuttuk. Bugüne dek yaptığım en iyi otel seçimi diyebilirim! Konzerthaus'un hemen çaprazında bulunuyor adından da anlaşılacağı üzere. Sabah 07.00'de varmış olmamıza rağmen hemen check-in'imizi yapıp bizi odamıza yerleştirdiler. Oteldeki her şey çok çok iyiydi ama beniilk görüşte tavlayan şey banyoda L'Occitane Verbena serisi kullanmaları oldu.

Lafı fazla uzatmadan Viyana notlarına geçiyorum;

-Müzelerden bahsetmiyorum, onlar zaten her yerde yazıyor. Schönbrunn ve Hofburg sarayları imparatorluk ihtişaımını görmek ve Avusturya tarihi hakkında bilgi sahibi olmak için birebir. Belvedere Klimt ve daha pek çok önemli sanatçının işlerini barındıran bir müze ve aynı zamanda eski bir saraycık. Görülmesi gerekenlerden. Psikanalize ilginiz varsa Sigmund Freud'un evi de kaçırılmaması gerekenlerden.

-Biz sezon kapalı olduğu için klasik müzik konserine gidemedik ama siz kaçırmayın. Tabii ki Mozart kıyafetli adamların bilet sattığı uyduruk turistik gösterilerden bahsetmiyorum.

-Viyana'nın sembollerinden olan Strauss heykeli bir süre restorasyonda. Ama Stadtpark'a  yolunuz düşerse replikası ile sarmaş dolaş fotoğraf çektirme şansınız var.

-Aperol şu an şehirdeki en popüler içki. Herkesin bardağında turuncu renk bir şey göreceksiniz, işte ondan bahsediyorum. Tadı gayet güzel ama yaz içeceği, hava soğuksa kahveden şaşmayın. Viyana kahveleri meşhur biliyorsunuz. Cafe Melange şehrin spesiyal kahvesi.

-Viyana'da Wiener schnitzel yemeden olmaz. Figlmüller ise bunun için doğru adres. İncecik altın sarısı kızarmış dana eti tabağın kenarlarından taşmış boyutta önünüze geliyor. (Tabakların boyutu normalden ufak tutuluyor, raconu bu.) Yanında kabakçekirdeği yağı ve semizotuyla tatlandırılmış patates salatasından mutlaka sipariş edin ama iki kişiyseniz bir porsiyon schnitzel'i bölüşmeniz akıllıca olur. Biz mide fesadı geçiriyorduk masadan kalkarken.

-Diğer yemeniz gereken şey meşhur Sacher Hotel'in kafesinde Sacher Torte. İki yoğun çikolatalı kekin arasında kayısı marmeladından oluşuyor bu pasta ve son derece ağır bir tada sahip. Yine iki kişi paylaşabilirsiniz, çok sevmeme rağmen bir porsiyonu bana ağır geliyor.

-Apfelstrudel Viyana'da nefis yapılıyor. Apple pie gibi ama tart hamuru değil yufka ile sarılıyor elma harcı. Schönbrunn'da ekstra bir bilet alıp yapılışını öğrenebilirsiniz. Birçok yerde denedik apfelstrudel'i ama en lezzetlisi Hawelka'dakiydi.

-Hawelka şehrin en eski ve meşhur kafelerinden. Mutlaka ziyaret edin. Kleines Cafe de çok güzel, hava iyiyse dışarıdaki masalardan birine yerleşin ve ufak kilise meydanının tadını çıakrtın. Bu arada bilmenizde fayda var, Viyana'da bazı kafelerde sigara içmek serbest.

-Gözde Durusoy Oran'ın (gurmemutfakhikayeleri.com) önermiş olduğu Fischer Bräu'yu ben de size öneriyorum. Çok güzel ve tipik bir biraevi. Zweibelrostbraten (kızarmış soğanlı nefis bir et) yanında da ev yapımı weissbier (buğday birası) götürdük. Muh-te-şemdi!

-Mutlaka ama mutlaka bir Heuriger'e gidin. Şehrin biraz dışında yer alan bağ evi restoranlar bunlar. Bağların arasında tahta banklarda oturuyorsunuz, ev yapımı şaraplarından içiyor ve görerek seçtiğiniz enfes yiyeceklerden tadıyorsunuz. Servis yapanlar geleneksel Avusturya kıyafetleri giyiyor ama sanmayın ki turistik bir yer, aksine bu restoranların asıl müşterisi Viyanalılar.




Hiç yorum yok: