30 Ocak 2011

Hastayım hasta, canım ister pasta




Günlerdir ihmal ettim burayı, feci bir koşuşturma içindeydim. Bu koşuşturmanın yan etkisi olarak şifayı kaptım ve şimdi yatak döşek evdeyim! Zorunlu dinlenme hali...

Malum, bu pis virüs bu aralar şehri ele geçirmiş durumda. Umarım size bulaşmaz ama bulaşan olduysa diye hasta programı yazmaya karar verdim.

Sabah geç uyanın. Hafif bir kahvaltı yapıp ilacınızı için. Hasta psikolojisinden biraz olsun sıyrılmak için elinizi yüzünüzü yıkayın, saçınızı tarayın, dişinizi fırçalayın ve yatağa geri girin. 
Evde anne-baba-sevgili gibi kapris yapabileceğiniz biri varsa ne ala! Taze portakal suyu, tavuk suyuna çorba, sıcak çikolata -ya da benim gibi Laduree macaron'u kih kih kih; ah bir de tadını alabilseydim!- gibi hem vücudunuza hem de ruhunuza iyi gelecek şeyleri isteyin. Gün gelir devran döner siz de onlara yaparsınız canım!

Sizin yapmanız gereken kendinizi yormamak. Kitap okumak ve ağır bir film izlemek dahi yorabilir. Bugünlük IQ'nuzu epey düşük kabul ederek evdeki DVD arşivinizi tarayın. 'Dumb and Dumber' tarzı bir şey bulursanız ne ala! Düşündürmeden güldüren bir şeyler olsun. Yemekli filmleri önermem, gribin yan etkisi mide bulantınızı tetikleyebilir.

Arada kestirin, internette dolanın. Uzun zamandır ihmal ettiğiniz arkadaşlarınıza uzun uzun e-mail'ler yazın. Telefonda konuşmamaya gayret edin ki virüs saldırısındaki ses telleriniz yorulmasın.

Bravo! Hastalığı işte böylece lehinize çevirdiniz. Güzelce dinlendiniz, kafanızı boşalttınız, arkadaşlarınızla hasret giderdiniz ve macaron'a çok sarmadıysanız birkaç kilo bile kaybettiniz!

Yine de kendinize dikkat edin, hasta olmayın. Tüm bu saydıklarımı başınız ağrımadan, ateşiniz olmadan da yapabilirdiniz. 


Hiç yorum yok: